Hicran ve Adnan, bir zamanlar sevgiyle kurdukları yuvalarında oğullarının trajik ölümüyle derin bir sessizliğe gömülürler. Aynı evin içinde yaşamaya devam etseler de artık birbirlerine tamamen yabancı hale gelmişlerdir. Acının gölgesinde tükenen Hicran, zamanla aklını zorlayan garip olaylar yaşamaya başlar. Gerçekle hayal arasındaki çizgi bulanıklaşırken, çözümü geleneksel tıpta değil, metafizik dünyada aramaya karar verir.
Bir hocaya başvuran Hicran, kendisine ikinci kanından bir kadının “41 dikiş” adı verilen kadim ve son derece güçlü bir büyü yaptırdığını öğrenir. 41 ayrı niyetle yapılan bu büyünün çözülmesi için, hem büyüyü yaptıran kişiyi hem de hangi niyetle yapıldığını bulması gerekmektedir. Bu zorlu arayışta Hicran, sadece kendisiyle değil, geçmişin sakladığı sırlarla, ihanetiyle ve yüzleşilmemiş hesaplarla da karşı karşıya kalacaktır.
“41 dikiş” yalnızca bir büyü değil, aynı zamanda bir kadının kendi karanlığıyla hesaplaşmasının da simgesidir. Hicran’ın gerçeğe giden bu tehlikeli yolculuğu, izleyeni korku, merak ve şaşkınlık içinde bırakacak sarsıcı bir deneyime dönüşür.