Tür: Psikolojik Gerilim, Korku
Yönetmen: Battal Karslıoğlu, Levent Demirci
Oyuncular: Arzu Suriçi Kireççi, Murat Deniz, Yağmur Şahin
Konu:
Demet Işıklıgil, hayatının en kırılgan dönemlerinden birinde ıssız bir sahil kasabasına sığınır. Hem evliliğinin dramatik çöküşü hem de son kitabının beklenmedik biçimde yayınevinden kaldırılması, onu yalnızca bir yazar olarak değil, bir birey olarak da derin bir boşluğa sürüklemiştir. Büyük şehirden kaçarken aradığı şey dinginliktir; belki biraz yalnızlık, biraz da yeniden yazma gücü. Ancak vardığı bu kasaba, yalnızca sessizliğiyle değil, gizlediği geçmişle de ağırdır.
Başlangıçta her şey normalken, kasabanın görünürdeki huzuru zamanla çatlamaya başlar. Geceleri duyulan tüyler ürpertici fısıltılar, terk edilmiş bir evden gelen garip yankılar ve rüyayla gerçeklik arasında salınan imgeler, Demet’in zihnini zorlamaya başlar. Zamanla bu kasabanın yalnızca huzur değil, sır da taşıdığı ortaya çıkar. Demet, yazmak için geldiği bu yerde geçmişiyle değil, başka bir dünyanın karanlığıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır.
Demet’in kasabadaki ilk tanıdığı olan İrfan (Murat Deniz), kasaba hakkında pek konuşmayan, gizemli biridir. Onunla gelişen iletişim, hem Demet’in geçmişini hatırlamasını sağlar hem de kasabanın katman katman açılan karanlığını görünür kılar. Diğer yandan Elif (Yağmur Şahin) adında küçük bir kız çocuğu, zaman zaman Demet’in karşısına çıkar ve ona tuhaf şeyler fısıldar: “Ev sandığın şey, bir tür mezar olabilir.”
Yönetmenler Battal Karslıoğlu ve Levent Demirci, sahil kasabasının sisli, izole ve geçmişle kaplı atmosferini sadece görsel değil işitsel olarak da ustaca işlerler. Filmde kullanılan soğuk tonlar, ıssız sokaklar, sürekli aynı döngüde çalan rüzgar ve deniz uğultusu, izleyiciyi mekanla baş başa bırakır; sanki kasaba da yaşayan bir varlıkmış gibi.
Filmin teması, insanın içsel karanlığıyla yüzleşmesi, bastırılmış travmaların mekânla birleşerek maddeselleşmesi ve kaçmanın mümkün olmadığı psikolojik boğulma hâlidir. Demet’in yazarlığı da film boyunca bir metafora dönüşür; çünkü yazmak, hatırlamak ve yeniden acı çekmektir.