Stefan Zweig, gerçekten derin ve dramatik bir yaşam öyküsüne sahip bir yazardır. Onun hayatı, sanatını, insanlığa olan bakışını etkileyen büyük olaylarla şekillenmiş ve nihayetinde trajik bir sona ulaşmıştır. Zweig’ın 1930’larda zirveye ulaşan edebi kariyeri, Nazi rejiminin etkisiyle sona ermiş, eserlerinin yasaklanması ve kendi içsel huzursuzlukları onu Brezilya’ya sürüklemiştir. Ancak Zweig’ın dünya savaşlarının ve Yahudi soykırımının etkisiyle yaşadığı büyük depresyon, onun ölümüne giden yolda önemli bir etken olmuştur.
Maria Schrader’ın yönettiği Şafak Sökmeden (original adıyla Stefan Zweig: Farewell to Europe), Zweig’ın son yıllarına ve onun zihin dünyasına derinlemesine bir bakış sunuyor. Film, Stefan Zweig’ın Avrupa’yı terk etmesinin ardından yaşadığı yalnızlık, depresyon ve içsel çatışmalarını işlerken, aynı zamanda onun entelektüel ve insani mücadelelerini de gözler önüne seriyor.
Valerie Pachner, Tomas Lemarquis ve Barbara Sukowa gibi yetenekli oyuncular, bu zorlu dönemi ve Zweig’ın ruh halini aktarmakta büyük bir başarı sergiliyor. Film, Stefan Zweig’ın yalnızca bir yazar olarak değil, bir insan olarak da derin duygusal bir mücadele verdiğini gözler önüne seriyor. Yönetmen Maria Schrader’ın bu biyografik yapımı, Zweig’ın dramatik yaşamını izleyicilere etkileyici bir şekilde aktarıyor.
Stefan Zweig’ın son yazdığı not, onun dünyaya bakışını, ölümle barışık bir şekilde vedasını ve dostlarına duyduğu sevgi ile dünyadan ayrılma biçimini oldukça anlamlı bir şekilde yansıtır. Hem Zweig’ın edebi mirasına saygı duruşu niteliğinde olan hem de dönemin tarihi bağlamını izleyicilere aktaran bu film, biyografik dram türünü sevenler için oldukça değerli bir yapım.