Mononoke-hime’nin doğa, insan ve ruhlar arasındaki çatışma temasına benzeyen ancak tamamen farklı bir anlatıya sahip özgün bir film:
Eski çağlarda, Midoriyama Ormanı insanlarla ruhlar arasında hassas bir dengeyi koruyordu. Ancak insanlar, ormanın derinliklerine doğru genişlemeye başladıkça, doğa ruhları birer birer yok olmaya başladı.
Genç bir savaşçı olan Riku, kendi halkını korumak için ormanda avlanırken, yaralı bir Gümüş Geyik Ruhu ile karşılaşır. Geyiğin son sözleri Riku’nun zihnine kazınır:
“Orman ağlıyor… Eğer durdurmazsanız, her şey bitecek.”
Ertesi gün Riku, köyünün gizemli bir lanetle karşı karşıya kaldığını fark eder. Tarım arazileri kuruyor, hayvanlar kaçıyor ve insanların üzerinde garip siyah işaretler belirmeye başlıyordur. Köyün lideri, bunun eski bir efsaneye dayandığını söyler:
“Ormanın Gözyaşları kurursa, insanlık da yok olur.”
Bu laneti durdurmanın tek yolu, Ormanın Kalbi adı verilen mistik bir varlığı bulmaktır. Ancak bu kalp, ormanın en derin kısmında, insanlardan nefret eden Orman Prensesi Sayuri tarafından korunmaktadır.
Ana Karakterler:
Riku: 20 yaşında cesur bir savaşçı. Başlangıçta doğaya karşı kayıtsızdır, ancak zamanla ormanın önemini anlar ve onu korumak için savaşmaya başlar.
Sayuri: Ormanın Prensesi. İnsanlardan nefret eden, güçlü bir ruhla bağlantısı olan bir savaşçı kadın. Ormanı savunmak için Riku’yu düşmanı olarak görür.
Shirogane: Kadim bir kurt ruhu. Hem insanlarla hem de ruhlarla bağlantılıdır ve dengeyi korumaya çalışır.
Lord Kaname: Riku’nun köyünün lideri. Güç ve zenginlik uğruna ormanı yok etmeye çalışıyor ve Sayuri’nin halkını tehdit ediyor.
Ayame: Sayuri’nin en yakın dostu olan bir geyik ruhu. İnsanlarla barış içinde yaşamak isteyen tek orman varlığıdır.
Gizem ve Çatışma:
Riku ve Sayuri başlangıçta düşmandır. Ancak Sayuri, Riku’nun gerçekten ormanı kurtarmak istediğini anladığında, onunla birlikte Ormanın Kalbi’ni bulmaya karar verir. Ancak, Lord Kaname ve adamları da kalbi ele geçirmek için peşlerindedir.
Zamanla, Sayuri ve Riku, doğa ve insanın tamamen düşman olmadığını fark ederler. Ancak, eğer insanlar ve doğa birlikte yaşayacaksa, bazı fedakarlıklar yapılması gerektiğini öğrenirler.
Finalde, Ormanın Kalbi’ni bulduklarında, Sayuri’nin aslında Ormanın Kalbi’nin ruhu olduğunu keşfederler. Eğer ormanı kurtaracaklarsa, Sayuri’nin doğayla bir olup yok olması gerekmektedir.
Sonuç:
Sayuri, ormanı kurtarmak için ruhuyla birleşirken, Riku ve halkı doğayla uyum içinde yaşamayı öğrenir. Ancak Sayuri’nin sesi hala rüzgarların içinde yankılanmaktadır:
“Orman ağlamayacaksa, ben de huzur içinde olacağım.”