Uzak diyarlardan, yüreğinde tarifsiz bir özlemle yola çıkan bir baba… Evlatlarını savaşın karanlık girdabına uğurlamış, ardından yalnızca sessizlik kalmıştır. Günün birinde, yüreğinde hâlâ umut taşıyan bu adam, oğullarından bir iz bulmak için İstanbul’a ayak basar. Farklı bir coğrafyada, yabancı bir dilin içinde ama insanlığın ortak duygularıyla örülmüş bir yolculuk başlar onun için.
Toprağın her karışı acı ve anılarla doludur. Çanakkale’nin kanla yoğrulmuş sessizliğinde, her adım bir geçmişi anlatır. Bu uzun ve zorlu arayışta yalnız değildir; yolu, vicdanı ve onuruyla hareket eden iki Türk subayıyla kesişir. Onların desteğiyle, savaşın geride bıraktığı yaralar arasında umutla yürümeye devam eder.
Bir babanın kaybettiklerine dair arayışı, bir milletin yüreğine dokunan bir hikâyeye dönüşür… Belki de bazen savaşın küllerinden yalnızca acı değil, dostluk ve insanlık da doğabilir.