Mert, uzun zamandır görmediği babasından gelen ani ölüm haberiyle sarsılır ve hemen Adana’ya gitmek üzere yola çıkmaya karar verir. Ancak uçağa binme korkusu yüzünden seyahat planını değiştiren Mert, kendi arabasıyla uzun bir yolculuğa başlar. Yolun yarısında, bir benzinlikte durup alışveriş yaparken arabasının çalındığını fark eder ve ne yapacağını bilemez halde kalır.
Tam o sırada, benzinlikte Yiğit de bulunmaktadır. Yiğit’in elinde, yedi ay önce hayatını kaybeden babasının ona bıraktığı özel bir vasiyet listesi vardır. Bu listeyi tamamlamak için yola çıkan Yiğit, yol boyunca farklı yerlere uğrayacak ve Youtube kanalı için içerikler çekecektir. Ancak babasının vasiyetindeki en önemli şart, “asla yalnız yola çıkma”dır.
Yiğit, Mert’in durumunu fırsat bilerek, çalınmış gibi gösterdiği arabayı benzinliğin arkasındaki saklı bir yere çeker ve Mert’i, çaresiz kalmış halde ona katılmaya ikna eder. Çünkü Mert’in tüm eşyaları, telefonu ve cüzdanı arabada kalmıştır ve başka seçeneği yoktur. Yiğit yola çıkmadan önce Mert’e babasının bıraktığı listeden bahseder; Adana’ya giderken birkaç noktaya uğrayacaklarını, bu yolculuğun sıradan olmayacağını söyler. Mert ise yalnızca bir an önce babasının yanına ulaşmak ister ve bu isteğini sessizce içinde tutar.
Yol boyunca Yiğit’in umursamaz tavırları ve listedeki görevleri, ikilinin başını sürekli belaya sokar. Yiğit, yaptığı her şeyi telefonuyla canlı yayınlar ve Youtube takipçileriyle paylaşır. Bu da onların peşinden takip eden geniş bir izleyici kitlesi oluşturur. Ancak Yiğit’in dikkatsizliği ve çılgınca kararları, Mert ile birlikte onları birçok tehlikeli durumun içine sürükler. Mert’in planladığı hızlı Adana yolculuğu, Yiğit sayesinde tam tamına üç gün sürer.
Sonunda Adana’ya ulaştıklarında, Mert babasının cenazesinin kaldırıldığını ve her şeyin bittiğini düşünür. Halasıyla karşılaştığında gözyaşları içinde acısını paylaşır, ancak halası ona gülümseyerek asıl sürprizi açıklar. Mert’in babası Hayrettin, o an yanlarına gelir ve her şeyin aslında bir şaka olduğunu söyler. Hayrettin, “Seni buraya getirmenin başka yolu yoktu, bu yüzden böyle yaptım,” der. Mert şaşkın ve duygusal bir şekilde babasına sarılır.
Tam o anda, Hayrettin telefonunu alır ve iş yerinden arkadaşlarını arar. Mert’in üç gündür haber alamadığını söyleyen arkadaşları, yol boyunca yaşananları ve Yiğit’in canlı yayınlarını Youtube’dan izlediklerini belirtirler. Mert bu duruma öfkelenir ve Yiğit’e hışımla saldırır; çünkü tüm yaşadıkları, Yiğit’in plansızlığı ve yayıncılık tutkusu yüzünden olmuştur.