Başarılı fakat kendine aşırı güvenen bir reklamcı olan Nick Marshall’ın (Mel Gibson) hayatının beklenmedik bir şekilde değişmesini konu alır. Nick, iş dünyasında üstünlük sağlamak amacıyla rakipleriyle yarışırken, gizemli bir olay sonucu kadınların düşüncelerini duyabilme yeteneği kazanır. Bu olağanüstü durum, onun ön yargılarını sorgulamasına, kadınların iç dünyasını anlamaya ve sonunda kişisel bir dönüşüm yaşamasına neden olur. Film, mizahi dokunuşlarla toplumsal cinsiyet rolleri, empati, aşk ve kişisel gelişim gibi temaları işler.
Nick Marshall, modern reklamcılığın keskin rekabet ortamında yer alan, özgüveni yüksek bir adamdır. İş dünyasındaki başarıları ve sert tavırları, onun kadınlarla ilişkilerinde de aynı yaklaşımı sergilemesine neden olur. Ancak bir gün, açıklanamaz bir şekilde kadınların düşüncelerini duyma yeteneği kazanır. Başlangıçta bu olağanüstü durumu kendi çıkarları için kullanmaya çalışan Nick, zamanla kadınların yaşam mücadeleleri, beklentileri ve duygusal zorluklarıyla tanışır. Bu farkındalık, onun hem iş hayatında hem de kişisel ilişkilerinde daha anlayışlı ve duyarlı bir insan olmasına yol açar. Film, Nick’in bu dönüşüm sürecini hem komik hem de duygusal anlarla izleyiciye aktarırken, toplumsal cinsiyet rollerinin ve bireysel önyargıların sorgulanmasını da sağlıyor.
Mel Gibson (Nick Marshall):
Başarılı reklamcı Nick Marshall’ı canlandıran Mel Gibson, film boyunca karakterinin duygusal ve zihinsel dönüşümünü etkileyici bir şekilde yansıtır. Gibson’ın performansı, Nick’in başlangıçtaki kendini beğenmiş tavrından, kadınların dünyasını anlamaya yönelik değişim sürecine geçişini güçlü bir biçimde ortaya koyar.
Nick’in hayatına dokunan ve ona yeni bakış açıları kazandıran kadın karakteri canlandıran Helen Hunt, filmde önemli bir yer tutar. Hunt’ın canlandırdığı karakter, Nick’in düşünce yapısını sorgulamasına ve empati yeteneğini geliştirmesine vesile olur.
Filmde, Nick’in etrafındaki iş ve sosyal çevreyi oluşturan çeşitli kadın karakterler de yer alır. Bu karakterler, farklı yaşam deneyimleri ve bakış açılarıyla filmdeki temaların derinleşmesine katkıda bulunur. Kadınların güçlü, zeki ve çok yönlü doğasını yansıtan bu roller, filmin hem komedi hem de duygusal yönünü destekler.
Filmde İşlenen Temalar ve Mesajlar:
Nick’in kadınların düşüncelerini duyması, ona onların yaşadığı zorlukları, sevinçleri ve endişeleri yakından gözlemleme imkanı sunar. Bu süreç, ön yargılarını kırarak daha empatik ve duyarlı bir birey olmasını sağlar.
Film, erkek egemen bakış açısını sorgularken, kadınların toplumdaki rollerine ve beklentilerine eleştirel bir gözle bakar. Nick’in dönüşümü, toplumsal kalıpların ötesine geçmenin ve gerçek iletişimin önemini vurgular.
İlk başlarda sadece kendi çıkarları için kullanmak istediği bu olağanüstü yetenek, zamanla Nick’in iç dünyasını zenginleştirir. Film, bireyin deneyimleri ve etkileşimleri sonucunda nasıl değişebileceğini, kişisel büyümenin ve farkındalığın altını çizer.
“Kadınlar Ne İster?” (What Women Want), mizahi unsurlarla harmanlanmış romantik komedi türünde, toplumsal cinsiyet rollerine ve bireysel önyargılara meydan okuyan bir yapım olarak dikkat çeker. Mel Gibson ve Helen Hunt’ın başarılı performansları sayesinde, film izleyiciye hem güldüren hem de düşündüren, samimi ve eğlenceli bir anlatı sunar. Kişisel dönüşüm ve empati temalarının öne çıktığı bu film, modern ilişkilerdeki karmaşıklıkları ve beklenmedik dönüşümleri etkileyici bir dille ele alır.