Tür: Yerli , Dram
Yönetmen: Cafer Özgül
Senaryo: Cafer Özgül
Yapım Yılı: 2018
Ülke: Türkiye
Oyuncular:
Ece Özdikici, Mehmet Özgür, Onur Bilge, Melih Selçuk, Pervin Bağdat, Yıldırım Gücük, Esin Eden, Merve Kızıl, Fatih Topçuoğlu, Halit Karaata, Emel Çetin
Konu :
“Sükût Evi”, modern yaşamın karmaşasından bunalmış genç bir adamın, iç huzuru ve anlam arayışı uğruna çıktığı yolculuğu anlatan derinlikli bir dram filmidir. Şehirde temposu hiç düşmeyen bir iş hayatı, sorumluluklar, beklentiler ve duygusal karmaşalarla örülü ilişkiler ağı içinde sıkışmış olan bu genç, her şeyi bir kenara bırakma cesaretini gösterir. Bir sabah, işini, sevgilisini, tüm alışkanlıklarını geride bırakır ve bilinmeyen bir yere, Anadolu’nun kalbine doğru yola koyulur.
Bu kaçış gibi başlayan yolculuk, kısa süre içinde bir içsel arayışa dönüşür. Yolculuğun amacı nettir ama ulaşılıp ulaşılamayacağı meçhuldür: rivayetlere göre ‘ruhların tamir edildiği’ bir yer. Bu efsanevi mekânın gerçekten var olup olmadığını bilmemektedir ama içindeki boşluğu doldurabilecek tek şeyin orada olduğunu hissetmektedir.
Yol onu, sıradan bir haritada bile bulunamayacak kadar küçük ve izole kalmış bir dağ köyüne götürür. İlk bakışta pastoral bir cenneti andıran bu yer, çok geçmeden hem ruhani hem de absürd yanlarını göstermeye başlar. Burada yaşayan insanlar ilginçtir: Kimi filozof gibi konuşur, kimi konuşmaz; kimi sessizce iyileştirir, kimi sormadan yön gösterir. Sanki her biri başka bir evrenden gelen varlıklar gibidir. Zamanın ve mekânın burada farklı işlediği hissi, genç adamı sarmaya başlar. Artık sadece fiziksel bir yolculuk değil, ruhunun derinliklerine inen bir arınma süreci başlamıştır.
Köyde geçirdiği günler boyunca, geçmişindeki hesaplaşmalarla yüzleşir. Çocukluğu, kayıpları, kırgınlıkları ve korkuları birer birer su yüzüne çıkar. Doğa ile bütünleşen sessizlik, zamanla bir öğretmene dönüşür. Gürültüsüz, sade ama yoğun yaşanan bu yeni hayat, ona bir “sükût evi” gibi kucak açar. Ancak her sükût, huzur anlamına gelmez. Sessizlik, bazen en büyük çatışmanın, en büyük dönüşümün kapısını da aralar.
Bir süre sonra genç adam, artık bu köyden geri dönmesinin mümkün olmadığını anlar. Burası bir anlamda onu kabul etmiş, dönüştürmüş, ama aynı zamanda ondan bir şey almıştır. Film, bu noktada seyirciye bir soru yöneltir: İnsan gerçekten nereye aittir? Doğduğu yere mi, alıştığı düzene mi, yoksa ruhunun huzur bulduğu yere mi?